Ortadoğu, bir kez daha savaşın pençesinde. İsrail, Filistin
ve İran arasında yaşanan askeri gerilimler, yalnızca devletleri değil; en çok
da masum sivilleri hedef alıyor. Liberal Parti olarak, bu çatışmalarda hayatını
kaybeden tüm siviller için derin üzüntü duyuyoruz. Sivil kayıplar, kimden gelirse gelsin ve kimi
hedef alırsa alsın, asla kabul edilemez. Yaşama hakkı, her şeyin
üstündedir. İsrail, Filistin ve İran coğrafyasında yaşanan her bir sivil ölüm,
insanlığın ortak vicdanını kanatmaktadır. Masumların ölümü, hiçbir gerekçeyle
meşrulaştırılamaz.
Ancak bu trajedileri yalnızca sonuçlarıyla değil, onları
doğuran nedenlerle birlikte değerlendirmek zorundayız. Bu koşullar altında
sivil halkların yaşadığı trajedileri nedenleriyle de konuşmak gerekir.
Kimliği, dini, milliyeti ne olursa olsun; her masum insanın
yaşam hakkı kutsaldır ve dokunulamazdır. Zira şiddet bir zincirdir; ilk halkası
adaletsizliktir, haksız işgaldir, insan haklarının sistematik ihlalidir. Bu sivil
ölümlerin sebeplerini yalnızca sonuçlardan ibaret görmek; yaşanan adaletsizlikleri
görmezden gelmek olur. Bu noktada en açık ve net ifadeyle şunu belirtmek
isteriz:
İsrail’in İran’a düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden
siviller, uluslararası hukukun ve devlet egemenliğinin açık ihlalidir. Her ne
amaçla yapılırsa yapılsın, başka bir ülkenin topraklarına yönelik böyle bir
saldırı, doğrudan savaş suçudur.
İran’ın İsrail’e düzenlediği füze saldırılarında da sivil
ölümler yaşanmıştır. Hiçbir ülke, kendi siyasi hesapları uğruna başka bir
ülkenin halkını hedef alma hakkına sahip değildir.
Netanyahu iktidarı, Filistin topraklarını gasbeden işgal
politikalarıyla, Gazze’de yürüttüğü ayrım gözetmeksizin sivilleri hedef alan
saldırılarla, Ortadoğu’da barışı sabote eden söylemleriyle ve içeride baskıcı,
dışarıda saldırgan politikalarıyla bu çatışma ortamının baş mimarıdır.
Irkçı ve saldırgan Netanyahu rejimi, Ortadoğu’da süregelen
çatışmaların başlıca sorumlusudur. Bu rejim, sadece Filistinlilerin değil,
İsrailli sivillerin de güvenliğini tehdit etmekte ve bölgede kalıcı barış
umudunu her geçen gün daha da yok etmektedir. Uluslararası hukuku tanımamakta;
BM kararlarını, insan haklarını ve evrensel değerleri sistematik biçimde
çiğnemektedir.
Netanyahu iktidarı; Filistin halkına yönelik işgal, etnik
temizlik ve açık soykırım uygulamalarıyla yalnızca bir halkı değil, tüm bölgeyi
felakete sürüklemektedir. Sadece Gazze’de değil, Batı Şeria’da da siviller
hedef alınmakta; hastaneler, okullar, ibadethaneler bombalanmaktadır.
Bugün Netanyahu hükümeti, yalnızca Filistin için değil, İsrail halkı için de büyük bir tehdittir. Kendi halkını sürekli bir korku ve savaş atmosferi içinde tutarak iktidarını tahkim etmeye çalışmaktadır.
İsrail’deki aşırı sağcı Netanyahu rejimi, yalnızca Filistin
halkına yönelik etnik temizlik politikalarıyla değil, aynı zamanda İsrailli
yurttaşları sürekli bir savaş ve tehdit ortamında tutarak barış umutlarını
Ortadoğu’da sabote etmesiyle de suçludur. Netanyahu rejiminin şiddet politikası
sadece Filistin ile sınırlı kalmamıştır: İran’a düzenlenen askeri saldırılar,
bu ülkenin egemenlik haklarını ihlal etmiş ve sivil ölümlere yol açmıştır. Bu
saldırılar, uluslararası hukuka tamamen aykırı, bölgeyi topyekûn savaşa
sürükleyen tehlikeli adımlardır.
İran’ın da İsrail’e düzenlediği saldırılar sivillerin
hayatına mal olmuş, savaş suçu teşkil eden eylemler gerçekleşmiştir. Öte yandan
İran’daki baskıcı rejim de ciddi bir insan hakları sorunudur. Kadınlara,
azınlıklara ve muhaliflere yönelik sistematik hak ihlalleriyle kendi halkının
da yaşam hakkını ve özgürlüğünü gasp etmektedir. Kadınlara, LGBTİ+ bireylere,
etnik ve mezhepsel azınlıklara karşı sürdürülen sistematik baskı, ifade ve
örgütlenme özgürlüğünün yok sayılması, halkın temel hak ve özgürlüklerinin
boğulması kabul edilemez. Bu yapı da Netanyahu rejimi gibi otoriter, halktan
kopuk ve barış düşmanıdır.
İran’daki mevcut rejim de İran rejimi de tıpkı
Netanyahu hükümeti gibi halkını otoriter yöntemlerle sindiren, kendi bekasını
halkının özgürlüğünün önüne koyan bir yapıdır.
Bu iki rejim; biri teokrasi, diğeri ise etnokrasi temelinde
inşa edilen, ama ortak noktaları halklarının temel hak ve özgürlüklerini ihlal
eden baskıcı sistemlerdir. Ve ne yazık ki bu otoriter yapıların politikaları
yüzünden masum insanlar ölüyor.
Tüm sivillerin yaşam hakkı kutsaldır
ve hiçbir çatışmada hedef olamaz.
Tüm taraflar sivillere yönelik saldırılardan derhal
vazgeçmeli; İsrail’in Filistin’e uyguladığı işgal, etnik temizlik ve sivillere
yönelik katliamlar durdurulmalıdır. İsrail’in Filistin
halkına uyguladığı işgal ve etnik temizlik politikaları derhal son bulmalıdır.
İran rejimi de, halkının temel özgürlüklerini bastıran
otoriter yöntemlerine, halkına uyguladığı baskıcı ve
ayrımcı yönetim anlayışına son vermelidir.
Uluslararası toplum, çifte standartlara son vererek;
İsrail’in saldırgan politikalarına karşı net ve hukuki bir tutum almalıdır. Çifte standartlardan uzak bir şekilde insan haklarını ve
hukuku esas almalı; sadece saldırıları değil, bu saldırıların dayandığı rejim
yapılarını da eleştirmelidir. Netanyahu ve mollalar rejimi, Ortadoğu’daki
barışın önündeki en büyük engellerden biridir.
Netanyahu rejimi Ortadoğu’daki tüm halkların güvenliği için
açık ve yakın tehdittir. Irkçı söylemler, yayılmacı saldırılar ve hukuk
tanımazlıkla şekillenen bu iktidar anlayışı; sadece bölgeyi değil, küresel
barışı da tehdit etmektedir. Barış, güvenlik ve özgürlük, otoriter rejimlerle
değil; halkların dayanışması, adaletin tesisi ve sivillerin korunmasıyla
mümkündür.
Liberal Parti, kimden gelirse gelsin savaşa, işgale, baskıya
ve sivillere yönelen her tür saldırıya karşıdır.
Barıştan ve adaletten asla vazgeçmeyeceğiz. Barış, eşitlik
ve adalet temelinde şekillenmeyen hiçbir siyasi yapı, ne halkına güvenlik
sunabilir, ne de uzun vadede ayakta kalabilir.
Biz halklardan, özgürlüklerden ve insanlıktan yanayız. Irkçılığa,
işgale, soykırıma karşı ses çıkarmak insanlığın görevidir.
İsrail’in Filistin halkına yönelik gerçekleştirdiği soykırım
boyutundaki saldırıları en güçlü şekilde kınıyoruz.
Filistin halkının onurlu yaşam, özgürlük ve kendi kaderini
tayin hakkını koşulsuz olarak destekliyoruz.
Netanyahu hükümetinin işgalci, ayrımcı ve saldırgan
politikalarının hem İsrail’deki sivilleri, hem de tüm Ortadoğu’yu felakete
sürüklediğini vurguluyoruz.
Masum insanların ölmemesi için adil, uluslararası hukuk
çerçevesinde çözümlerin derhal uygulanmasını savunuyoruz.
Liberal Parti, her koşulda barıştan, halkların özgürlüğünden
ve hakikatten yana olacaktır.
Bizler, savaş çığırtkanlığı yapanları da, kendi halkını
korkuyla yönetenleri de reddediyoruz.
Halklar barış ister.
Halklar adalet ister.
Halklar özgürlük ister.
Ve Liberal Parti, bu taleplerin yanındadır.
Irkçılığa, teokrasiye, baskıya ve savaşa karşı duruyoruz.
Sivil ölümlere karşı ortak insanlığın sesi olmayı
sürdüreceğiz.
17.06.2025
Bimen ZARTAR
LP Basın ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı