Geçtiğimiz günlerde Leman Dergisinde yayımlanan bir karikatür üzerine başlatılan linç kampanyası, Türkiye’de ifade özgürlüğünün nasıl sistematik biçimde bastırıldığını ve “toplumsal hassasiyet” kılıfı altında hukukun nasıl araçsallaştırıldığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Bahsi geçen karikatürde, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında hayatını kaybeden ve biri “Musa”, diğeri “Muhammed” adını taşıyan iki masum sivilin göğe yükselişi simgesel bir anlatımla resmedilmiş, bu çizimde ne peygamberlere bir hakaret ne de kutsal değerlere bir saldırı yer almıştır.
Ancak buna rağmen, başta siyasi iktidarın tetikçi medya organları, trol hesaplar ve karanlık yapılar olmak üzere birçok aktör, bu çalışmayı kasıtlı biçimde çarpıtarak bir hedef gösterme, bir linç kampanyasına dönüştürme fırsatına çevirmiştir. Gerçekleştirilmek istenen şey çok açıktır:
Düşünceyi bastırmak, toplumu kutuplaştırmak, hukukun yerine duygusal refleksleri koymak ve iktidarın yönlendirmesiyle halkı sokaklara dökerek şiddeti meşrulaştırmak..
İfade özgürlüğü, liberal demokrasilerin en temel taşlarından biridir. Eleştirel düşünceyi, sanatın sınırlarını, mizahın gücünü baskılayarak, toplumları susturmak isteyen her girişim, bizi özgürlükten ve adaletten uzaklaştırır.
Bugün, bir karikatür üzerinden peygambere hakaret iddiası üretmek, aslında topluma “hakaretin tanımını biz yaparız” demektir. Bugün, dergi yazarlarını, çizerlerini kelepçeyle, sert müdahaleyle gözaltına almak; hukuk değil, gösteri politikasıdır.
Ve yine bugün, bir mizah dergisinin ofisini taşlayan, camlarını kıran, tehditler savuran gruplara sessiz kalmak; adaletin değil, şiddetin yanında durmaktır.
Liberal Parti olarak altını çiziyoruz:
Hukukun temelinde evrensellik vardır, “toplumsal hassasiyet” adı altında adaleti linç kültürüne teslim edemezsiniz. Dinler ve inançlar elbette saygı çerçevesinde değerlidir.
Ancak bir toplumda din üzerinden provoke edilebilen öfke, hukuk devleti için açık bir tehdittir. Bugün bu karikatüre gösterilen orantısız tepki, yarın başka düşünce ve sanat üreticilerinin hedef alınmasının zeminidir.
O halde sormalıyız: Sırf adı “Musa” ve “Muhammed” olan iki ölü sivili çizmek bile bu kadar provoke edebiliyorsa; Bu kadar kolay yönlendirilebilen, sağduyudan uzaklaştırılabilen bir toplum, bu ülkenin yönetimine nasıl sağlıklı bir katkı sunabilir? Ve daha önemlisi: Bu linç düzeninde kim güvende olabilir?
Türkiye’nin ihtiyacı, provokasyonla değil hukukla yönetilmektir. Türkiye’nin ihtiyacı, trollerle değil özgür basınla güçlenmektir. Türkiye’nin ihtiyacı, linç değil, liberal adalet düzenidir.
Liberal Parti olarak bu olayın takipçisi olacağımızı, ifade özgürlüğünün ve hukukun yanında kararlılıkla duracağımızı kamuoyuna duyururuz.
01.07.2025
Liberal Parti